Manşet

Diğer Haklar

Yazar Unknown 11 Aralık 2015 Cuma 0 yorum


KATILIM HAKKI

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de Çocuğun Katılım Hakkı: Madde 12: Her çocuk, kendisini ilgilendiren herhangi bir konu ya da işlem sırasında görüşlerini serbestçe ifade etme, görüşlerinin dikkate alınmasını isteme ve katılma hakkına sahiptir.

 Çocuğun katılım hakkının tam olarak hayata geçmesi için, yetişkinlerin çocukların potansiyellerine inanmaları, onları bağımsız bir birey olarak görmeleri ve onlara güven duymaları gerekir. Yetişkinler çocuklara inanmaz, onların potansiyellerine güven duymaz ve onları bağımsız birey olarak görmezse, “katılım hakkı” gerçekleşemez. Bu nedenle, çocuğun katılım hakkı –diğer haklardan biraz daha fazla olarak- yetişkinler tarafından tamamen benimsenmeyi gerektirir. Çünkü çocuklar, yetişkinler tarafından kurgulanmış dünyada, yetişkinlerin yönettiği kurumlarla ve kurallarla yaşamlarını sürdürmektedir ve çocukların katılımı, anne babalar, öğretmenler, akrabalar, komşular, yöneticiler ve diğer yetişkinler tarafından gerçekleşebilmektedir. Ne yazık ki yetişkinler tarafından kurgulanan bu dünyada, çocuğa ilişkin genel yaklaşım, onların henüz yeterince büyümemiş, büyümesi gereken, korunmaya muhtaç, “tamamlanmamış” kişiler olduğu yönündedir. Çocuğun katılımının önündeki en önemli engel bu yaklaşımdır. Bu engel, ancak toplumda ve bireylerde demokrasi ve insan hakları kültürü- nün benimsenmesi ve yaygınlaşmasıyla ortadan kalkacaktır



. Katılım ayrıca, çocukların gelişimlerini sağlar ve bunu olumlu olarak destekler. Çocuklar, kendilerine her şeyin “sunulduğu” ve müdahale edemedikleri, değiştiremedikleri “pasif” oldukları ortamlarda ve durumlarda tam olarak 14 GÜNDEM: ÇOCUK! gelişemezler. Gelişim, hem bireysel, hem de toplumsal bir süreçtir. Çocuklar katılım süreçlerinde, seçenekler arasından tercih yapma, karar verme, toplumsal duyarlılık geliştirme ve işbirliği yapma becerilerinin yanı sıra kendilerine güven kazanır, neleri yapabileceklerini görür ve sonraki adımları için bir içgörü edinirler.

Katılım Sürecinin İlkeleri Çocukların katılımının göstermelik olmaktan çıkarılarak, hayata geçirilebilmesi için uyulması gereken bazı önemli ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkeler şöyle sıralanabilir: - Katılım süreçlerinde, yetişkinlerle çocuklar arasında eşitler ilişkisi olmalıdır. - Çocukların potansiyellerine inanılmalı, onlara yaşamlarını değiştirme gücüne sahip oldukları anlatılmalı, onlara bu yönde olanak sağlanmalıdır. - Her katılım sürecinin sonunda, her zaman somut bir sonuç çıkmayabilir. Önemli olan bu süreçte yetişkinlerin ve çocukların kazanımlarıdır. - Katılım bazı çocuklara sunulan bir ayrıcalık değil, bütün çocukların hakkıdır. - Çocukların yetki ve sorumluk almaları sağlanmalıdır. - Süreçlere katılma konusunda gönüllülük temeldir. Katılmamayı seçmenin de katılı- mın bir biçimi olduğu unutulmamalıdır. Sadece, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme değil, Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi de çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınmasını, kendilerini ilgilendiren her konuda bilgi edinmelerini hükme bağlamaktadır. Ayrım Gözetmeme İlkesi: Çocuk hakları, istisnasız bir şekilde tüm çocuklar için geçerlidir. Çocuğun fi ziksel özelliklerinin, inancının, ana dilinin, cinsiyetinin ya da başka bir özelliğinin hiçbir rolü yoktur. Sözleşmeye taraf olan devletler, hiçbir ayrım yapmadan kendi egemenlik alanlarındaki bütün çocukların sözleşmede yer alan haklarını tanır ve taahhüt eder




 Sözleşme’nin 2. Maddesine göre taraf devletler, Sözleşme’de yazılı olan hakları kendi ülke sınırları içinde bulunan her çocuğa, kendilerinin, anne babalarının, ya da vasilerinin sahip oldukları ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka düşünceleri ya da diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanırlar ve taahhüt eder. Ayrımcılık, bütün insanların haklara ve özgürlüklere eşit biçimde sahip olmalarını, bu haklardan eşit olarak yararlanmalarını önleme amacını taşıyan ya da bu sonuca yol açan herhangi bir ayrım, dışlama, kısıtlama ya da tercih yapılması anlamına gelmektedir. Haklar ve özgürlüklerden eşit biçimde yararlanma her durumda mutlak aynı tutumun alınması anlamına gelmemektedir. Ayrım gözetmeme ilkesi, kimi hak eşitsizliklerinde düzeltici olumlu eylemleri yani pozitif ayrımcı- lığı engellemez. Bu tür farklılaşmaların ölçütleri makul ve nesnelse, ayrıca özleşme çerçevesinde meşru bir amaca yönelikse, benimsenen tutumlardaki farklılaşma ayrımcılık anlamına gelmez


. Türkiye’de ayrımcılığın önlenmesi ulusal mevzuatta da belirtilmiş olmasına karşın, ne yazık ki tüm çocuklara tam olarak uygulanmamaktadır. Engelli çocuklar, evlilik dışı doğan çocuklar, kızlar, mülteciler ve mülteci statüsü kazanmak isteyen çocuklar, ülke içinde iç göçe tabi tutulan çocuklar, Kürt ve Roman çocuklar ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan çocuklar yeterli sağlık ve eğitim olanaklarına erişememektedir. 

ŞİKAYET HAKKI

İsveçFinlandiya ve Ukrayna başta olmak üzere pek çok ülke, çocuk haklarını korumaya yönelik şikayet merciileri oluşturmuştur. Çocuk hakları ihlallerinin değerlendirilmesine yönelik ilk şikayet mercii, 1981 yılında Barneombudet adı altındaNorveç'te kuruldu.[10] Başlıca görevleri arasında tehlike altında olan çocukların güvenliğini sağlamak, çocukların toplum içinde söz sahibi olmalarını teşvik etmek ve eğitimsağlıkkültür gibi konuları esas alarak çocukların içinde yetiştikleri koşulları denetlemek olan ombudsman,[11] yasalar çerçevesinde bağımsız ve tarafsız[10] olarak hareket etmektedir. Ukrayna, dünyada çocukları bu merciiye atayan ilk ülkedir. 2005 yılı sonlarında göreve başlayan Ivan Cherevko ve Julia Kruk, bu ülkede hizmet veren ilk çocuk hakları ombudsmanları olmuştur.


ve bunların yanında, nüfus kütüğüne kayıt olma ,isim , vatandaşlık, ve mümkün olduğunca anne babasını bilme ve onlarla yaşayabilme hakları vardır...

Hiç yorum yok: