Çocuk Hakları ve Eğitim
Bilgili, sorumlu, haklarından yararlanma yeteneği gelişmiş
çocukların topluma kazandırılabilmesi ancak iyi bir temel eğitim olanağının
sağlanmasına bağlıdır. Sözleşmenin 28 inci maddesi ile hiçbir ayırım
gözetilmeksizin bütün çocukların eğitim hakkına sahip olduğu belirtilmekte;
eğitimin kalitesini belirleyen bir çerçeve sunulmaktadır. 29. madde çocuk
merkezli bir öğretme ve öğrenme modelini öngörerek; öğrencilerin eğitim
sürecine aktif biçimde katılacakları, kendi başlarına sorunlarını
çözebilecekleri, yaşam boyu öğrenerek doğru kararlar verebilecek özgüveni
kazanacakları bir yapıyı gündeme getirmektedir.
Aktif ve çocuk merkezli bu yapının sağlıklı bir biçimde
işleyebilmesi için bu süreçte ulusal vizyon, strateji ve hedeflerin
belirlenmesi, ilke, politika prosedürlerinin açıkça tanımlanması, eğitim düzeyi
ve başarı için standartların koyulması, nitelikli insan gücünün bu projede yer
alması, kaynakların harekete geçirilmesi, kamuoyunun duyarlılığının artırılması
ve etkili bir denetim mekanizması kurulması gerekmektedir. Toplumsal değişim ve
kişisel dönüşümde yaşamsal bir önemi olan eğitimde, erişilebilirlik, kalite,
esneklik ve kız çocuklarına yönelik ayırımcılığın önlenmesi gerçek demokrasinin
işlerlik kazanması için de bir zorunluluktur.
Beş Yıllık Kalkınma Plânında öngörülen “2000’li yıllar için
sağlıklı doğup büyüyen, gelişen, istismar edilmeyen, demokratik, lâik dünya
görüşünü benimseyen, çağdaş, inançlara ve insan haklarına saygılı, hak ve
sorumluluklarının bilincine varmış, katılımcı ve paylaşımcı, kendisini ifade
edebilen ve gerçekleştirebilen, hoşgörülü ve sevecen, moral değerlere sahip,
yararlı olmayı ilke edinmiş, çağdaş bilgi ve becerilerle donatılmış, üretken
bireylerin yetiştirilmesi” hedefi her zaman için vazgeçilmezliğini korumaktadır.
Bu hedef doğrultusunda 21 inci yüzyılın insanının yetiştirilmesinde önemli
açılımlar sağlayacak olan 8 yıllık zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkarılması
çabaları da eğitim hakkının yaşama geçirilmesine ve eğitim kalitesinin
yükseltilmesine ivme kazandıracaktır.
Herkese yüksek kalitede eğitim görme hakkının sağlanması, kişisel,
sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif yönlerden gelişme olanaklarının
sunulması, eğitim ve öğretimle kazanılanların toplumsal yaşama, kentsel yaşama
ve aile yaşamına katkı sağlayacak uygulamalara dönüştürülmesi gerekmektedir.
Toplumsal refahı geliştirmede, yaşam kalitesini yükseltmede, bilimsel ve
teknolojik alanda ilerlemede, ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmasında çocuk
ve gençlerin eğitimine yapılacak yatırım en önemli yatırımdır.
Bu nedenle yakın gelecekte toplumun çocuklarla ve eğitimle ilgili
programlarının plânlanması ve izlenmesi, merkezi olmayan bütünleştirilmiş
plânlama ve seferberlik düşüncesinin özendirilmesi, özellikle eğitim ve
istihdam alanlarında cinsiyete dayalı eşitsizliklerin ortadan kaldırılması,
varlığını sürdürme ve gelişmeye yönelik, yaşama, büyüme ile psikolojik ve
sosyal yönleri olan gelişme için erken çocukluk döneminde bakım çerçevesinde
bütünleştirilmiş bir yaklaşım, çocuğun suistimal ve istismardan korunması,
ergen sağlığı ve gelişimi konularında devletin, sivil toplum örgütlerinin,
halkın ve ailenin Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanmasında iş birliği
yapması ve uygulamaların izlenmesi için yöntemler geliştirilmesi gerekmektedir
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocuğun yüksek kalitede eğitim hakkı
üzerindeki ısrarı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eğitim alanındaki
yeniliklerin itici gücünü oluşturmaktadır. Eğitim kalitesi vizyonu, eğitim
sisteminin yönetimine de uzanmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı bu amaçla,
19.10.1999 tarihinde Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Yönergesi ve Projesini
yürürlüğe koyarak merkez ve taşra teşkilâtından çağdaş yönetim anlayışı ve
felsefesini gündeme getirerek; 1999 yılında Ulusal Kalite Hareketine katılan
kurumlar arasında yer almıştır.
Ekonomik ve toplumsal kalkınmada itici güç olan nitelikli
insangücünü yetiştirmek gibi önemli bir görevi üstlenen Millî Eğitim Bakanlığı
Merkez Örgütünün, makro düzeyde politika oluşturma, araştırma, geliştirme ve
eşgüdüm sağlama görevlerine yaklaşımını ve örgüt kültürünü değişen yönetim
paradigmasının ürünü olan Toplam Kalite Yönetimi ilke ve felsefesi
doğrultusunda bir yapıya kavuşturması gerekmektedir. Toplam Kalite Yönetimi
Uygulama Projesi sadece sınırlı sayıda kişinin görevlendirildiği kalite
geliştirme ekiplerinin bürokratik bir işi olarak algılanmamalı, üst yönetimden
başlayarak, öncelikle eleştiriye ve bilimsel çalışmaya kapalı örgüt kültürünün
değişmesi için çaba gösterilmelidir. Yapıcı bir eleştiri niteliği
taşıyan“Özdeğerlendirme Araştırması” süreçlerine tüm kurum personelinin
katılımını sağlayacak önlemler alınmalı, kalite ekiplerine üst yönetimce
verilen desteği izleyen denetim mekanizmaları geliştirilmelidir. Mükemmellik
Modeli çerçevesinde gerçekleştirilen Özdeğerlendirme Araştırması ve daha
sonraki süreçlerde Bakanlık Personelinin eğitim ihtiyacı gerçekçi bir biçimde
belirlenmeli; “Toplam Kalite Yönetimi İlke ve Felsefesi ile Mükemmellik
Modeli”nin istenilen düzeyde uygulamaya geçirilebilmesi için, daha kapsamlı bir
eğitim plân ve programı yapılarak hizmet içi eğitimler yoğunlaştırılmalıdır.
Bilgi alt yapısı ve birikimi olmayan çalışanların kalite uygulamalarına destek
ve katkı vermesi olanaksızdır. Bakanlıkta önemli bir düzeye gelen Toplam Kalite
Yönetimi Uygulamalarında etkililiğin sağlanması ve Mükemmellik Modeline
işlerlik kazandırılması Çocuk Hakları Sözleşmesi uygulamalarına ve kaliteli
eğitime gerekli alt yapıyı oluşturacaktır.
Sonuç
Değişim, dönüşüm, yaratıcı düşünce, motivasyon, ekip çalışması,
etkili iletişim, önleyici yaklaşım, sorun belirleme ve çözme temeline dayalı,
toplam kalite yönetiminin eğitim hizmetlerindeki yaşamsal önemi; katılımcı,
paylaşımcı, astlarına güven duyan, yetki devri ile kaynak kullanımında esneklik
sağlayan, performans yönlü kültürü geliştirmeyi benimseyen lider yöneticilere
uygulanmalıdır. Zira küresel değişim ve gelişmenin itici gücü verimlilik ve
kaliteli eğitimdir. Genelde çocuk hakları, özelde kaliteli eğitim hakkının
CHS’inde yer alan vizyon doğrultusunda;
• Yaşam için öğrenme
• Erişilebilirlik
• Kalite ve esneklik
• Toplumsal cinsiyete duyarlılık ve kız
çocukların eğitimi
• Küçük çocuğun bakımı
• Anahtar olarak Devlet
ögelerinin ışığında, geleneksel yaklaşımları aşarak, nitelikli
insangücü potansiyeli ile 21 inci yüzyılda gelirini adaletle paylaşan, insan
haklarını ve demokratik özgürlükleri tam olarak kullanan, barış içinde,
gelişmiş dünya ülkeleri arasında seçkin yerini almış çağdaş bir Türkiye
hedefinin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaktır.
Hiç yorum yok: